24 Aralık 2014 Çarşamba

kekemeliğin şiddeti değişkendir.

 Kekemeliğin şiddeti oldukça değişkendir.
Bazı kekemeler kimi durumlarda tek bir sözcüğü bile söyleyemez. Diğer taraftan, kimi kişilerde kekemelik, nadiren ortaya çıkan bir sorundur. Ancak, dinleyene hafif görünen bir zorluk, kekeleyen kişi tarafından farklı algılanabilmektedir. Ayrıca, akıcı konuşabilen kekemelerin de konuşmalarıyla ilgili bazı endişeleri olabilir. Bu kişiler, konuştukça, sürekli kekeleyeceklerinin korkulu bekleyişi içindedirler. Bazen başkalarınca fark edilmeden geçen kısa duraklamalar, onlar için utanç veren başarısızlıklardır. Bu kişiler, zamanla dışarıdan görülen belirtilerini giderebilseler de, kekemelikle ilgili içsel deneyimlerini ve korkularını gidermeleri güç olur.
Kekemelik şiddetini belirlemek, çoğu araştırmada karşılaşılan bir güçlük olarak belirtilmekte ve bu sorun özellikle tedavi etkinliğinin değerlendirildiği çalışmalarda gündeme gelmektedir .
Kekemelikle ilgili araştırmalarda, araştırmacılar tarafından kabul gören iki ölçek olduğu görülmektedir.
Bunlardan biri 1972'de Riley tarafından geliştirilen ve kekeme kişiden alınan örnek konuşma veya okuma kaydının değerlendirilerek belli bir puanın verildiği Kekemelik Şiddeti Aracı'dır (Stuttering Severity Instrument) .
Diğeri ise lowa Kekemelik Şiddetini Değerlendirme Ölçeği'dir (lowa Scale for Rating Severity of Stuttering).
Iowa ölçeğinde, kekeme kişiden alınan konuşma kaydı belli ölçütler çerçevesinde değerlendirilerek, kişiye kekeleme şiddetine göre 0 ile 7 arasında bir puan verilmektedir. Iowa ölçeğinde, kekemelik yüzdesi (kelimelerin yüzde kaçında kekelendiği), duraklamaların süresi ve konuşmaya eşlik eden hareketlerin, gerilimin olup olmadığı değerlendirme ölçütleri olarak ele alınmıştır.
Johnson ve Darley'nin (1963) Iowa Değerlendirme Ölçeği için oluşturdukları kekemelik şiddetine ilişkin yedi kategori aşağıda kısaca betimlenmiştir.
0 Kekemelik yok
1 Çok Hafif Kekemelik:
Kelimelerin %1'inden azında kekeleme, 2 Hafif Kekemelik: Kelimelerin % 1-2'sinde kekeleme,
3 Hafif-Orta Kekemelik: Kelimelerin % 2-5'inde kekeleme,
4 Orta Derece Kekemelik: Kelimelerin % 5-8'inde kekeleme,
5 Orta-Şiddetli Kekemelik: Kelimelerin % 8-12'sinde kekeleme,
6 Şiddetli Kekemelik: Kelimelerin % 12-25'inde kekeleme,
7 Çok Şiddetli Kekemelik kelimelerin % 25'inden çoğunda kekeleme



alfapsikoloji.com  0216 550 94 95   0 535 731 03 92     0 532 650 56 41

23 Aralık 2014 Salı

“Kekemelik ve 5 boyut terapisi” adlı kitabımız çıktı. Türkiye’nin önde gelen psikologlarından uzman psikolog Hayrettin Şahin’in 20 yıllık mesleki tecrübesiyle yazdığı bu nadide eser şimdi kitapçılarda…20 yıldan beri yaklaşık 8000 kekeme ile çalışan Uzman Psikolog Hayrettin Şahin kekemeliğin bütün detaylarını, püf noktalarını bu kitapta anlatıyor. Bu kitap Türkiye’de kekemelik terapisine, tedavisine yepyeni bir bakış açısı getirmekte ve var olan terapi çeşitlerinden çok farklı çözüm önerileri sunmaktadır. Yazar sıkıcı akademik bilgilere yer vermeyip herkesin anlayacağı yalın bir dille kekemeliğin psikolojisini yazmıştır. Bu kitap hem kekemelik tedavisiyle uğraşan profesyonellerin, hem de kekeme bireylerin faydalanacağı çok değerli bilgiler içermektedir. Okuduğunuzda elinizden düşürmeyeceğiniz bir başucu kitabı olacağını garanti edebiliriz. Bu alanda bu formatta yazılmış ilk ve tek eserdir. Kitabı okuduğunuzda yepyeni birçok tedavi yöntem ve tekniklerini bulacaksınız. Kekemeliğe bakış açınız tamamen değişecek... Kitabımız seçkin kitapçılarda raflardaki yerini alırken internet üzerinden de kolaylıkla kitabımıza ulaşabilirsiniz.
Kitabımız “ikinci adam yayınları ’ndan çıkmıştır.

Kekemelik ve 5 Boyut Terapisi, Hayrettin Şahin
Kekemelik ve 5 Boyut Terapisi İKİNCİ ADAM YAYINLARI Hayrettin Şahin
Yayın Yılı: 2014; Kitap Kağıdı
296 sayfa
13,5x19,5 cm; Karton Kapak; 
ISBN:6051285085; Dili: TÜRKÇE
Liste Fiyatı: 20,00  TL.

İnternet üzerinden www.alfapsikoloji.com sitemizden ve aşağıdaki linklerden kitap siparişi verebilirsiniz.


KEKEMELİĞİ ARTIRAN NEDENLER NELERDİR?

KEKEMELİĞİ ARTTIRAN NEDENLER?
Kekeleyen kişilerin yedi temel gerilimi bulunmaktadır:

alfapsikoloji.com  0 216 550 94 95

Durumsal Gerilim:
Kekeme bireylerin telefonla ya da kürsüde konuşmaktan korkmaları durumudur. Kekemenin kendisi telefonla birini aradığında, başka birinin kendisini aradığı durumdan çok daha fazla korkması durumsal gerilime örnek olabilir.
Sözcük ve Ses Gerilimi:
Kekeleyen bireyler belirli sözcüklerden ve seslerden korkarlar. Bu tür korku öğrenilmiştir. Bu öğrenme zamanla şekil değiştirebilir. Örneğin; kekeleyen birey bir yıl boyunca ?m? ve ?p? seslerinden, bir diğer yıl ise ?k? ve ?b? seslerinden korkabilir. Kekemelerde en sık görülen korku sözcüklere duyulan korkudur. Özellikle, sesli harflerle başlayan sözcüklere yönelik korkular dikkat çekicidir. Başlayamama, uzatma gibi durumlarla karşılaşılmaktadır.
Otorite Gerilimi: Kekeleyenlerin çoğu otorite gösterenler olarak bilinen kişilerin (müdür, komutan, başkan, öğretmen, hakim, savcı,v.b) önünde konuşmaktan çekinirler. Ancak arkadaşları ile konuşurken böylesi korkular yaşamazlar.
Belirsizliğin Gerilimi: Belirsizliğin doğurduğu gerilim en çok bir dil öğrenme girişiminde bulunan kekeleyen kişilerde görülmektedir. Bazı kekemeler uygun davranışın ne olduğunu kestiremediklerinde konuşmada güçlük çekerler. Örneğin; yeni arkadaş çevresinde, ya da yeni bir işte, bir sözcüğün doğru söylenişinden kuşku duyulduğu durumlarda bu tür bir gerilime girerler.
Fiziksel Gerilim: Kekeleyen kişilerin hasta ya da yorgun olduklarında daha başarısız oldukları gözlenmiştir. 19. yüzyılda Avrupa da kekemeliğin ana nedenlerinin uykusuzluk olduğu görüşüne dayanan bir sağaltım okulu oluşturulduğu literatüre geçmiştir.
Dıştan Gelen Gerilim:
Bu tür gerilime ?kötü haber? gerilimi de denmektedir. Bunlar; işten atılmak, bir akrabanın kötü bir hastalığa yakalandığının ve değerli bir eşyanın çalındığının öğrenilmesi, sel ya da deprem felaketinin tekrarlanma olasılığından söz edilmesi gibi durumlarda oluşan gerilimdir. Dıştan gelen bu tür gerilimlerin konuşma güçlüğünde önemli bir yeri olduğunu belirten kişilerin sayısı az değildir.
Hız Gerilimi:
Gerilimlerin en önemli olanı hız gerilimidir. Hız gerilimi özellikle çocuklardaki kekemeliğin başlamasında önemli bir rol alır. Çocuklar hızlı düşüncelerini konuşmaya aktarırken çok hızlı konuşarak bu güçlüğü yaşarlar. Hız gerilimi çok küçük çocukların yaşadığı tek gerilim şeklidir denilebilir. Yetişkinler ise diğer gerilim biçimleri altında olduklarından yavaş konuşma anında bile konuşmada bir akıcılık oluşturamazlar. Hız gerilimi, kekeleyen çocuğun kaçıp kurtulmak istediği tutukluğa katkıda bulunan bir gerilim olarak kabul edilebilir.
A. Sesli harfler (a...e...ı...i...o...ö...u...ü...)
Bazı kekemeler sesli harflerle başlayan kelimeleri söylemekte zorlanırlar.
B. Sessiz harfler
Genellikle hız ve dudak kekemeleri sessiz harflerle başlayan kelimeleri söylemekte sıkıntı çekerler. Dudak ünsüzleri: b f m p v
Diş ünsüzleri: ç s d j l n ş t z
Damak ünsüzleri:
g k y
https://www.youtube.com/watch?v=aLXtlx72E3A
Daha az göster

22 Aralık 2014 Pazartesi

KEKEMELİKTE DÜŞÜNCE BOYUTU


     ALFAPSİKOLOJİ.COM    0 216 550 94 95  
Düşünce boyutu: Hiçbir kekeme evde tek başına, kendi kendine konuşurken kekelemez. Ama aynı kekeme topluluk önüne çıktığında pe…pe…pe….pe konuşamaz. Neden acaba? Hiç düşündünüz mü? Bunun sebebi kekeme evde tek başına kendi kendine konuştuğunda onu denetleyen ve gözetleyen birisi yok. Bundan dolayı kekeme sosyal baskı hissetmez. Ama topluluk önünde konuşacağı zaman sosyal baskı hisseder. Bu baskıyı hissettiği andan itibaren de bilincine hemen negatif düşünceler gelmeye başlar. “Kekeleyeceğim… Bana gülecekler… Rezil olacağım. Benimle alay edecekler” gibi düşünür. Negatif düşünce = Negatif davranıştır. Böyle düşünen birisi kesin kekeler. Adam bana geliyor. Asansörde kendi kendine konuşuyor, sorun yok. Bir dakika sonra benim karşıma geliyor. Bu sefer dut yemiş bülbül gibi tık yok. Konuşamıyor. Yahu aynı dil, aynı çene, aynı kafa, aynı biyoloji, aynı anatomi… Ne oldu da bu adam bir dakika sonra konuşamadı? Olan şey bilince negatif düşüncenin gelmesidir. O zaman bu negatif düşünceyi nasıl ortadan kaldıracağız? Bunun teknikleri nelerdir? Bu konuya odaklanacağız.
 — Kadıköy İstanbul'da.

Fotoğraf: - Düşünce boyutu: Hiçbir kekeme evde tek başına, kendi kendine konuşurken kekelemez. Ama aynı kekeme topluluk önüne çıktığında pe…pe…pe….pe konuşamaz. Neden acaba? Hiç düşündünüz mü? Bunun sebebi kekeme evde tek başına kendi kendine konuştuğunda onu denetleyen ve gözetleyen birisi yok. Bundan dolayı kekeme sosyal baskı hissetmez. Ama topluluk önünde konuşacağı zaman sosyal baskı hisseder. Bu baskıyı hissettiği andan itibaren de bilincine hemen negatif düşünceler gelmeye başlar. “Kekeleyeceğim… Bana gülecekler… Rezil olacağım. Benimle alay edecekler” gibi düşünür. Negatif düşünce  = Negatif davranıştır. Böyle düşünen birisi kesin kekeler. Adam bana geliyor. Asansörde kendi kendine konuşuyor, sorun yok. Bir dakika sonra benim karşıma geliyor. Bu sefer dut yemiş bülbül gibi tık yok. Konuşamıyor. Yahu aynı dil, aynı çene, aynı kafa, aynı biyoloji, aynı anatomi… Ne oldu da bu adam bir dakika sonra konuşamadı? Olan şey bilince negatif düşüncenin gelmesidir. O zaman bu negatif düşünceyi nasıl ortadan kaldıracağız? Bunun teknikleri nelerdir? Bu konuya odaklanacağız.
Kekeleyen çocukların ailesine düşen görevler
Çocuklar kekelemeye başladığında öncelikle anne ve babalar şok yaşarlar. Ne yapacaklarını şaşırırlar. Mahvolduk, öldük, bittik diye düşünürler. Çocuklarda kekemelik genel itibariyle 3 yaşından sonra başlar. Eğer çocuğunuz yeni kekelemeye başladıysa öncelikle bir psikolog ile görüşmeniz iyi olur. Kekemeliğin kalıcı olması tamamen anne- babanın ve çevrenin tutumuna bağlıdır. Öncelik bir uzmanla görüşmenizdir. İlinizde var olan herhangi bir konuşma merkezine giderseniz orada çalışan kişilerin uzmanlık alanını sorun. Lise mezunu, mühendis, işletme mezunu ise hemen oradan uzaklaşın. 5-6 yaşındaki çocuğu “eğitim” adı altında terapiye alıp çocuğun dünyasını karartan kişiler görüyoruz maalesef. Eğer anne baba bilinçli davranırsa çocuğun kekemeliği zamanla azalır ve kaybolur. Biz merkez olarak 8 yaşın altında olan kekemelik yaşayan çocukların ailesini, aile terapisine alıyoruz. Ailede farkındalık oluşturuyoruz. Bizim tavsiyemizi uygulayan ailelerin çocukları düzeliyorlar. Uzakta yaşayan, terapiye katılamayacak olan ailelere aşağıdaki kuralları hayata geçirmelerini tavsiye ediyorum.

YANLIŞ EBEVEYN TUTUMLARI;

1- Çocuğa sakın “kekeleme” demeyin.

2- Çocuk kekelediğinde kekelediği için onu cezalandırmayın. Yada “kekelersen seni döverim” diye tehdit etmeyin.

3- Çocuk kekelerken ağzından lafı alıp sözünü tamamlamayın.

4- Çocuk konuşacağı zaman “ne söyleyeceğini önceden düşün” gibi baskı uygulamayın.

5- Çocuk kekelediği zaman “dur, nefes al, sakin ol, güzel söyle” diye çocuğu yönlendirmeye çalışmayın.

6- Çocuk kekelediğinde sanki sonunda ölüm varmış gibi aşırı duygusal tepkiler gösterip endişeli, gergin, dertli, panik bir duruma kendinizi sokmayın. Anne ve babanın gerginliği çocuk üzerinde müthiş bir psikolojik baskı oluşturur.

7- Çocuk konuşurken takılmaya başladığında onun yerine cevap vermeyin.
8- Çocuk kekelerken sinirli ve sabırsız davranmayın.

9- Çocuk takılırken “dur, yeniden başla” demeyin.

10 - Kendinize göre çocuğu tedavi etmeye çalışmayın. Kaş yapayım derken göz çıkarırsınız.

11- Çocuğa “sesini uzat, ses tonunu değiştir” gibi talimatlar vermeyin.

12 - Kekeleyen çocuğa “şu harfleri söyleme, şu sesleri kullanma” demeyin

13- En önemlisi ve özeti kesinlikle ama kesinlikle konuşmasına müdahale etmeyin.

14- Çocuğun yanında kekemelikle ilgili konuşmayın.

15- Aile yada akrabalardan çocuğun kekemeliği ile ilgili konuşma yapmalarını engelleyin. “Ay teyzeciğim, sen hala kekeme misin? Vah yavrum vah” gibi konuşmalara izin vermeyin. Bu tür insanları önceden uyarın.

16- Çocuğu kesinlikle korkutmayın. Çünkü korku, baskı, şiddet kekemeliği artırır.

17- Şiddet içerikli film, haber seyrettirmeyin. Şiddet içerikli oyun oynatmayın. İnternet ve televizyonda seçici olun. Çocuk her önüne gelene bakmasın.

DOĞRU EBEVEYN TUTUMLARI;

1- Çocuğun özgüvenini artırıcı konuşmalar yapın. “Sen yaparsın, sen başarırsın” gibi…

2- Çocuğun olumlu davranışlarını onaylayın. Sen ne güzel suy içiyorsun ya” gibi en basit davranışlarını onaylamanız çocuğun kendine güvenini artırır. Buna ihtiyaç var. Çünkü kekemelik en fazla özgüvene zarar verir. Bunu lütfen unutmayın. Özgüveni olan çocuk kekemelikten kesinlikle kurtulur.

3- Çocuk kekelediği zamanda güzel konuştuğu zaman da hep aynı şekilde davranın.

4- Çocuk konuşurken sabırlı olun ve onunla göz teması kurun. Gözlerinizi acır gibi kaçırmayın. Çünkü duyguların % 70’i göz teması ile transfer ediliyor. Hatta mümkünse eğilin ve gözleriniz aynı hizada olacak şekilde onunla konuşun. Tepeden bakış baskı oluşturur.

5- Çocuğunuzla konuşmaktan hoşlandığınızı ona hissettirin.

7- Onu sadece dinleyin. Konuyla ilgilendiğinizi ona hissettirin.

8- Çocuk konuşurken onu dinlemek için zaman ayırdığınızı ifade edebilirsiniz. “Seni dinliyorum yavrum. Zamanım var ve bu zamanı seninle geçirmek istiyorum” gibi…

9- Çocuk kekelediğinde “ Bunu söylemek senin için bayağı zordu, değil mi? Bu kelimeyi söylemekte zorlandın değil mi?” şeklindeki yaklaşım çocuğa, kendisinin yaşadığı sorunu anladığınızı, ama buna üzülmediğinizi ifade eder. Eğer çocuğunuz “ Ben bunu söyleyemiyorum, veya konuşamıyorum’ gibi şeyler söylerse, ona, daha yumuşak konuşursa ve sizinle birlikte o sözcüğü birkaç kez söylerse o kelimeyi söylemenin daha kolay olacağını belirtin.(Bu yardımı sadece çocuğunuz konuşmasından dolayı yaşadığı sıkıntıyı dile getirdiğinde ve sorun yaşadığında yapabilirsiniz)

10- En önemli kurallardan birisi de şudur: Çocuğunuzun nasıl konuşmasını istiyorsanız siz evde kendi aranızda öyle konuşun. Mesela anne baba tane tane, heceler gibi konuşabilir. Kekeme çocuklar da konuşma hızlıdır. Çocuk sizi örnek alır. Siz çocuğunuz için modelsiniz. Siz hızlı, acele, bozuk konuşursanız çocuğunuzda aynı şekilde konuşur.

Fotoğraf: Kekeleyen çocukların ailesine düşen görevler
Çocuklar kekelemeye başladığında öncelikle anne ve babalar şok yaşarlar. Ne yapacaklarını şaşırırlar. Mahvolduk, öldük, bittik diye düşünürler. Çocuklarda kekemelik genel itibariyle 3 yaşından sonra başlar. Eğer çocuğunuz yeni kekelemeye başladıysa öncelikle bir psikolog ile görüşmeniz iyi olur. Kekemeliğin kalıcı olması tamamen anne- babanın ve çevrenin tutumuna bağlıdır. Öncelik bir uzmanla görüşmenizdir. İlinizde var olan herhangi bir konuşma merkezine giderseniz orada çalışan kişilerin uzmanlık alanını sorun. Lise mezunu, mühendis, işletme mezunu ise hemen oradan uzaklaşın. 5-6 yaşındaki çocuğu “eğitim” adı altında terapiye alıp çocuğun dünyasını karartan kişiler görüyoruz maalesef. Eğer anne baba bilinçli davranırsa çocuğun kekemeliği zamanla azalır ve kaybolur. Biz merkez olarak 8 yaşın altında olan kekemelik yaşayan çocukların ailesini, aile terapisine alıyoruz. Ailede farkındalık oluşturuyoruz. Bizim tavsiyemizi uygulayan ailelerin çocukları düzeliyorlar. Uzakta yaşayan, terapiye katılamayacak olan ailelere aşağıdaki kuralları hayata geçirmelerini tavsiye ediyorum.

        YANLIŞ EBEVEYN TUTUMLARI;

1- Çocuğa sakın  “kekeleme” demeyin. 

2- Çocuk kekelediğinde kekelediği için onu cezalandırmayın. Yada “kekelersen seni döverim” diye tehdit etmeyin.

3- Çocuk kekelerken ağzından lafı alıp sözünü tamamlamayın. 

4- Çocuk konuşacağı zaman “ne söyleyeceğini önceden düşün” gibi baskı uygulamayın.

5- Çocuk kekelediği zaman “dur, nefes al, sakin ol, güzel söyle” diye çocuğu yönlendirmeye çalışmayın.

6- Çocuk kekelediğinde sanki sonunda ölüm varmış gibi aşırı duygusal tepkiler gösterip endişeli, gergin, dertli, panik bir duruma kendinizi sokmayın. Anne ve babanın gerginliği çocuk üzerinde müthiş bir psikolojik baskı oluşturur.

7- Çocuk konuşurken takılmaya başladığında onun yerine cevap vermeyin.
8- Çocuk kekelerken sinirli ve sabırsız davranmayın. 
 
9- Çocuk takılırken “dur, yeniden başla” demeyin.

 10 - Kendinize göre çocuğu tedavi etmeye çalışmayın. Kaş yapayım derken göz çıkarırsınız.

11- Çocuğa “sesini uzat, ses tonunu değiştir” gibi talimatlar vermeyin.

12 - Kekeleyen çocuğa “şu harfleri söyleme, şu sesleri kullanma” demeyin

13- En önemlisi ve özeti kesinlikle ama kesinlikle konuşmasına müdahale etmeyin.

14- Çocuğun yanında kekemelikle ilgili konuşmayın.

15- Aile yada akrabalardan çocuğun kekemeliği ile ilgili konuşma yapmalarını engelleyin. “Ay teyzeciğim, sen hala kekeme misin? Vah yavrum vah” gibi konuşmalara izin vermeyin. Bu tür insanları önceden uyarın.

16- Çocuğu kesinlikle korkutmayın. Çünkü korku, baskı, şiddet kekemeliği artırır.

17- Şiddet içerikli film, haber seyrettirmeyin. Şiddet içerikli oyun oynatmayın. İnternet ve televizyonda seçici olun. Çocuk her önüne gelene bakmasın.

   DOĞRU  EBEVEYN TUTUMLARI;

1- Çocuğun özgüvenini artırıcı konuşmalar yapın. “Sen yaparsın, sen başarırsın” gibi…

2- Çocuğun olumlu davranışlarını onaylayın. Sen ne güzel suy içiyorsun ya” gibi en basit davranışlarını onaylamanız çocuğun kendine güvenini artırır. Buna ihtiyaç var. Çünkü kekemelik en fazla özgüvene zarar verir. Bunu lütfen unutmayın. Özgüveni olan çocuk kekemelikten kesinlikle kurtulur.

3- Çocuk kekelediği zamanda güzel konuştuğu zaman da hep aynı şekilde davranın.

4- Çocuk konuşurken sabırlı olun ve onunla göz teması kurun. Gözlerinizi acır gibi kaçırmayın. Çünkü duyguların % 70’i göz teması ile transfer ediliyor. Hatta mümkünse eğilin ve gözleriniz aynı hizada olacak şekilde onunla konuşun. Tepeden bakış baskı oluşturur.

5- Çocuğunuzla konuşmaktan hoşlandığınızı ona hissettirin.

7- Onu sadece dinleyin. Konuyla ilgilendiğinizi ona hissettirin.

8- Çocuk konuşurken onu dinlemek için zaman ayırdığınızı ifade edebilirsiniz. “Seni dinliyorum yavrum. Zamanım var ve bu zamanı seninle geçirmek istiyorum” gibi…

9- Çocuk kekelediğinde “ Bunu söylemek senin için bayağı zordu, değil mi? Bu kelimeyi söylemekte zorlandın değil mi?” şeklindeki yaklaşım çocuğa, kendisinin yaşadığı sorunu anladığınızı, ama buna üzülmediğinizi ifade eder. Eğer çocuğunuz “ Ben bunu söyleyemiyorum, veya konuşamıyorum’ gibi şeyler söylerse, ona, daha yumuşak konuşursa ve sizinle birlikte o sözcüğü birkaç kez söylerse o kelimeyi söylemenin daha kolay olacağını belirtin.(Bu yardımı sadece çocuğunuz konuşmasından dolayı yaşadığı sıkıntıyı dile getirdiğinde ve sorun yaşadığında yapabilirsiniz)

10- En önemli kurallardan birisi de şudur: Çocuğunuzun nasıl konuşmasını istiyorsanız siz evde kendi aranızda öyle konuşun. Mesela anne baba tane tane, heceler gibi konuşabilir. Kekeme çocuklar da konuşma hızlıdır. Çocuk sizi örnek alır. Siz çocuğunuz için modelsiniz. Siz hızlı, acele, bozuk konuşursanız çocuğunuzda aynı şekilde konuşur.

kekemelik

Dil ile iletişimde kişilerin ''ne söyledikleri''
Dil ötesi iletişimde ise ''nasıl söyledikleri'' önemlidir.

Konuşurken biz; ne söyleyecektimden ziyade bunu nasıl söyleyeceğim diye düşünürüz.

Albert Mehrabian, beden, ses ve sözcüklerin iletişimi ne kadar etkilediğini belirlemek için yaptığı bir araştırmada;

Bedenin % 55,

Sesin % 38,

Sözcüklerin ise % 7 oranında, karşıdaki kişiye aktardığımız mesajlarda etkili olduğu sonucuna varmıştır.

Bu gün kültürler arasındaki farkı da göz önüne alırsak ve rakamları genellersek:

Beden : % 60

Ses : %30

Söz : % 10

Gibi bir sonuçta, beden dili uzmanlarıyla ortak bir karara varabiliriz.

Yukarıdaki sonuçları ele aldığımızda ortaya şu çıkıyor:

“ Ne söylediğimiz değil, nasıl söylediğimiz önemlidir.”

Karşımızdaki kişi ya da kişilere asıl etkiyi sözden ziyade, söyleyiş biçimimiz ve vücudumuzu kullanış şeklimiz verir.
 — Kadiköy Sahil'de.

Fotoğraf: Dil ile iletişimde kişilerin ''ne söyledikleri''
Dil ötesi iletişimde ise ''nasıl söyledikleri'' önemlidir.

Konuşurken biz;  ne  söyleyecektimden ziyade bunu nasıl söyleyeceğim diye düşünürüz.

Albert Mehrabian, beden, ses ve sözcüklerin iletişimi ne kadar etkilediğini belirlemek için yaptığı bir araştırmada;

Bedenin % 55,

Sesin % 38,

Sözcüklerin ise % 7 oranında, karşıdaki kişiye aktardığımız mesajlarda etkili olduğu sonucuna varmıştır.

Bu gün kültürler arasındaki farkı da göz önüne alırsak ve rakamları genellersek:

Beden : % 60

Ses : %30

Söz : % 10

Gibi bir sonuçta, beden dili uzmanlarıyla ortak bir karara varabiliriz.

Yukarıdaki sonuçları ele aldığımızda ortaya şu çıkıyor:

“ Ne söylediğimiz değil, nasıl söylediğimiz önemlidir.”

Karşımızdaki kişi ya da kişilere asıl etkiyi sözden ziyade, söyleyiş biçimimiz ve vücudumuzu kullanış şeklimiz verir.